Nartukan, Nardugan, Nartoğan ya da
Nardoğan… Türklerde bir çeşit kış bayramı olduğu söylenmekte ve 22 Aralık
târîhinde kutlandığı iddiâ edilmektedir. Son yıllarda, her yılbaşında, Noel’in
Türk kökenli olduğu düşüncesiyle gündeme getirilmektedir.
Peki, gerçekten böyle bir bayram var
mı? Varsa içeriği ne? Ne zamân kutlanıyor?
Nartukan bayramı, Türkler arasında
gerçekten kutlanmaktadır. Ancak kesinlikle, 22 Aralık târîhinde
kutlanmamaktadır. Nartukan, Çuvaş Türkleri’nin Nevrûz’a verdikleri bir isimdir
ve “ateşin doğuşu” anlamına gelmektedir. Başkurt Türkleri de, Nardugan ismi ile
anmaktadırlar. Burada ateşten kastedilen güneştir. Kışın bitişini ve havaların
ısınmasını anlatır.
Nevrûz ya da Yeñi Gün bayramının,
Çuvaşlar arasındaki adı olan Nartukan’ın nasıl Noel’in karşılığı ya da aslı
gibi sunulmasına baktığımızda, Sümerler üzerine birçok kitâbı olan sayın Muazzez İlmiye Çığ hanımefendi, ne yazık ki, karşımıza çıkıyor.
Muazzez İlmiye Çığ, konu ile ilgili yazdığı makâlede, Âzerbaycalı Adnan Atabek
ve Güney Âzerbaycanlı Ârif İsmâil İsmâilin’in gönderdiği elektronik postalar ve
Murat Adji’nin Atatürk Kültür Merkezi Yayınları arasından çıkan “Kıpçaklar:
Türklerin ve Büyük Bozkırın Kadim Tarihi” adlı kitaba dayandırmaktadır. İlk iki
kişi, târîhçi olmadığı için onlardan söz etmeye gerek yok. Ancak Murat Adji’nin
çalışmasında, Nartukan’ı Noel’in karşılığı olarak kullanması dikkât çekicidir.
Sayın Murat Adji, bu iddiâsını,
herhangi bir kaynağa dayandırmamaktadır ve yeni bir buluş gibi sunmaktadır.
Oysa böyle bir bayram, Nevrûz’un karşılığı olarak vardır. Hiç de yeni değildir.
Bununla berâber sayın Muazzez İlmiye
Çığ hanımefendi, bellî ki, yazılanlardan etkilenmiş ve doğru olarak kabûl
etmiş, dünyânın merkezinde bir çam ağacı olduğunu, bunun hayât ağacı olduğunu,
akçam olan bu çamın, sâdece Orta Asya’da yetiştiğini yazıyor. Elbette
Türklerde, çok güçlü bir “Ağaç Kültü” vardır ve şamanist anlayışta, dünyânın
merkezinde bir ağaç bulunur. Bu ağaç, ilâhî bir ağaçtır. Bu sâdece Türklerde
değil, şamanist anlayışı benimsemiş Moğollar, Tunguzlar, Fin-Ugorlar,
Yeniseyliler, İnuitler gibi toplumlarda da vardır.
Ben ağaç türleri üzerine uzman
olmadığım için orman mühendislerinin, ağaç türleri ile ilgili çalışmalarını inceledim.
Buna göre “akçam” adlı bağımsız bir çam türünün olmadığı ve yılın belli dönemlerinde kabuğunun bir kısmı
beyâzlaşan “karaçam” olduğu ya da “ak göknar” olduğunu gördüm. Daha sonra ise
bu iki ağaç türünü araştırdım. Kazdağı Millî Parkı’nın internet sitesinde[1]
“Karaçam” ile ilgili olarak anavatanının Avrupa olduğu ve ağırlıklı olarak
İspanya, Avusturya ve Kırım arasındaki bölgede yaygın olduğu bilgisi yer
alıyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde[2]
ise Göknar başlığı altında, “Ak Göknar”ın anavatanının Avrupa ve Asya olduğu
bilgisi yer alıyor.
Buna göre bu ağacın, sâdece Orta
Asya yetiştiği iddiâsı, çürümüş oldu.
Şimdi de Nartukan kelimesinin
etimolojik köküne bakalım ve bunun üzerinden hareket edelim. Böyle bir bayramın
olduğunu söyleyenler, kelimenin “güneş” anlamına gelen “Nar” ve “doğan”
anlamına gelen “tukan” kelimesinin birleşimi olduğunu söylüyorlar. Bu doğru bir
iddiâdır. Zîrâ "Nar" kelimesi, Moğolca'da güneş anlamına gelir. Ancak bu kelimenin Türkçe'ye girişi Moğol devleti dönemidir. Dolayısıyla Kun döneminden beri bu adla nasıl anılmış oluyor? Bu arada “Nar” kelimesi, Arapça'da da, ateş
anlamına gelir. Çoğulu ise “niyâr” kelimesidir. Yâni karşımızda Moğolca bir kelime ile benzeri anlama sâhib Arabça bir kelime bulunmaktadır. Buna göre nasıl Kunlardan beri bu isim kullanılmış olabilir?
Böylece bu iddiâ, etimolojik olarak
da çürümüş oldu.
Şimdi de coğrafî olarak konuyu
inceleyeceğiz. Altay dağlarının olduğu bölge 50º kuzey paralelinde yer
almaktadır. Bu paralel üzerinde, 21 Aralık’ta, yâni kış gündönümü olan en uzun
gecede, gündüz süresi 7 sa’ât 51 dakîkadır. Buna göre 16 sa’ât 9 dakîka, gece
sürmektedir. Baykal Gölü’nün olduğu bölge ise 55º kuzey paralelidir. Burada ise
gecenin uzunluğu, 17 sa’ât 19 dakîkâdır. Kutup çizgisinin kuzeyinde yaşayan
Sakalar (Yakut) için ise durum, daha da kötüdür. 70º kuzey paralelinde
yaşayan bir Saka Türkü için 21
Aralık’tan i’tibâren iki aylık gece başlar. Daha batıda yer alan ve Nartukan’ın
gerçek sâhibi olan Çuvaş Türkleri de 55º kuzey paralelinde yaşarlar. Burada da
gecenin uzunluğu, 17 sa’ât 19 dakîkâdır.
Şimdi sormak lâzım. En uzun gecenin
olduğu günün ertesi gününü (22 Aralık’taki gece süresi, 21 Aralık’tan sâdece
birkaç “sâlise” kısadır) neden Türkler kutlasın? Üstelik gecenin uzunluğuna
tezat oluşturacak şekilde Nartukan, yânî “Güneşin doğuşu” adını versinler?
Verdiler diye düşünelim, o zamân neden Nevrûz kutlanıyor?
Böylece bu iddiâ, coğrafî olarak da
çürümüş oldu.
Bu iddiâyı, botanik, etimolojik ve
coğrafî olarak çürüttükten sonra Nartukan Bayramı’nın gerçek sâhibi olan Çuvaş
Türklerine geri dönelim. Yukarıda Nartukan’ın Nevrûz’a Çuvaşların verdiği isim
olduğunu belirtmiştik. Bilindiği gibi Nevrûz, 21 Mart’ta kutlanır. 21 Mart’ta
ise gecenin gündüze üstünlüğü sona erer ve gece, gündüz süreleri, bütün dünyâda
eşit olur. Bu yüzden de bu gün, bahârın başlangıcı, doğanın tekrâr dirilişi
olarak kabûl edilir. Bunu kutlayan Türklerin, uzun süreli geceyi kutlaması bir
tezat değil midir?
Nevrûz üzerine Türkiye’de ve Türk
dünyasına çok sayıda çalışma yapılmıştır. Nartukan adı, bu çalışmalarda yer almaktadır.
Ne yazık ki, bu çalışmaların incelenmediği görülmektedir. Bu ise târîhle ilgili
bir konuda yazan ve konuşan insânlar için büyük bir eksikliktir ve kesinlikle
kabûl edilemez. Oysa kısa bir literatür taraması yapılsaydı, gerçek önlerine,
bütün azâmeti ile çıkacaktı.
Prof. Dr. Ahmet Pirverdioğlu,
“Türkler Ansiklopedisi”nin 3. cildinde yer alan “Türklerde Yılbaşı ve Bahar
Geleneği” adlı kıymetli makâlesinde Nevrûz’a verilen isimler arasında
Çuvaşlarda “Nartukan”ı, Başkurtlarda da “Nardugan”ı saymıştır.[3]
Aynı şekilde Yrd. Doç. Dr. Hasan
Tutar, Türkler Ansiklopedisi’nin 3. cildinde yer alan “Tarihte ve Mitolojide
Nevruz” adlı kıymetli makâlesinde Nevrûz’a verilen isimler arasında Nartukan ve
Nartavan isimlerini saymıştır.[4]
Ayrıca Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları arasından çıkan ve “Nevruz ve Renkler” isimli bildiride yer alan
Harun Güngör’ün “Kama-Ural Çuvaşlarının Yeni Yıl Bayramı Nartukan”[5]
adlı çalışması çok kıymetlidir. Üstelik başlı başına bu konuyu ele alması
açısından bu alanın en önemli eseridir. Ba’zıları buradaki “yılbaşı” kavramına
takılmaktadır. Ancak bu “yılbaşı”, milâdî yılbaşı değil, yine Nevrûz’dur.
Bilinmesi gerekir ki, Türklükle
hiçbir alâkası olmayan şeyleri, Türklüğe âidmiş gibi sunmanın birçok zarârı
vardır. Bunların başında da, Türk kültürü üzerindeki, yabancı kültürlerin
etkisinin artması gelir. Noel kavramı, tamâmen Germen kültürüne âid bir
kavramdır ve zamânla Hristiyanlığın geneline yayılmıştır. Nartukan gibi bir
Türk bayramını, Noel gibi sunmak büyük bir yanlıştır ve kesinlikle kabûl
edilemez.
4
Ocak 2013
Kutlu
Altay KOCAOVA
[3] Pirverdioğlu,
Ahmet, Türklerde Yılbaşı ve Bahar Geleneği (2002) , Türkler Ansiklopedisi, cild
3, s.65, Ankara
[4] Tutar,
Hasan, Tarihte ve Mitolojide Nevruz (2002) , Türkler Ansiklopedisi, cild 3,
s.1110, Ankara
[5] Güngör, Harun, Kama-Ural Çuvaşlarının Yeni Yıl Bayramı Nartukan (1996), Nevruz ve
Renkler, yayına hazırlayanlar: Prof. Dr. Sadık Tural, Elmas Kılıç, Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder