Hayreddîn Bey ya da tam adıyla Hayreddîn Nedim
Göçen. Son dönem Osmanlı aydınları içerisinde ismi fazla duyulmamış, ama
oldukça önemli olan biridir. Son dönem Osmanlı siyâseti üzerine ve
İngiliz-Fransız ve Rus etkisi üzerine belgelere dayalı çok başarılı târîh
eserleri ortaya koymuş biridir.
Hayreddîn Bey, kendi dönemine dâir
çok başarılı çalışmalara imzâ atmakla berâber, çalışmalarından çıkardığı sonuç,
tam anlamıyla garâbettir. Zâten kendisini önemli yapan da, vardığı sonuçların
garâbetidir. Zîrâ kendisi, İngiliz-Fransız-Alman “batı” emperyalizmine karşı,
Türk-Rus Birliği ya da Federasyonu’nu savunmaktadır.
Kendisinin bilinen iki kitâbı
vardır. Bunlardan biri “1270 Kırım Muharebesinin Târîh-i Siyâsîsi”dir. 1910
yılında kaleme alınan eser, Kırım Savaşı ile onun öncesinde ve sonrasında
Osmanlı ile İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya ve Rusya arasındaki
ilişkileri ve yaşananları, belgelere dayalı olarak anlatır. Bu eser, daha sonra
Şemsettin Kutlu’nun tercümesi ile Tercümân gazetesinin başlattığı, “Tercüman
1001 Temel Eser” içerisinde, 1976 yılında yayınlanmıştır.
Hayreddîn Bey’in diğer kitâbı ise “Belgelerin
Dilinden Osmanlı ve Avrupa: Vesâik-i Târîhiyye ve Siyâsiyye Tetebbuâtı” adlı
eseridir. Bu eserde, oldukça önemli bir târîh kaynağıdır. Genel olarak Osmanlı
ve Avrupa târîhi olan eserde de, Osmanlı ve Avrupa ilişkilerine vurgu
yapmışken, yine Rusya’yı ayrı bir noktaya koymuştur. Bu eserde, 2008 yılında
Selis Yayınları tarafından basılmıştır.
İlk Türk Avrasyacısı ya da
ulusalcısı diyebileceğimiz bir kişi olan Hayreddîn Bey, kimliği üzerinde tuhâf
bir sis perdesinin olduğu bir insândır. Şemsettin Kutlu, Kırım Harbi adı ile
tercüme ettiği kitâbın önsözünde, Hayreddîn Bey’in, Sultân Abdûlazîz Han’ın sadr-ı
âzâmlarından biri olan Mahmûd Nedim Paşa’nın oğlu olduğunu bir “tahmîn” olarak
yazmıştır. Gerçi tahmînlere dayanılarak, târîh yazılmaz. Ancak Hayreddîn Bey’in
kitabına, “Hayreddîn bin Mahmûd Nedim” imzâsını atması önemli bir göstergedir[1]. Bununla
birlikte Mahmûd Nedim Paşa’nın aşırı Rus yanlısı tavrı ve bu yüzden “Nedimof”
diye nitelendirilmesi de, üzerinde durulması gereken bir noktadır.
Hayreddîn Bey hakkındaki
değerlendirmelerimiz, tamâmen kendi yazdıkları doğrultusundadır. Bu yüzden de,
herhangi bir yorum yapmadan, sâdece yazdıklarına yer vereceğim.
Hayreddîn Bey, Rusya mes’elesinde
yazdıklarının ba’zıları şunlardır:[2]
“Osmanlı
ve Rus milletlerinin anlaşması, hattâ birleşmesi için şimdiye kadar alınan
dersler ve edilen imtihanlar fazlasıyla yeter de artar da. Artık bunda tereddüt
edecek bir Osmanlı yurtseveri, ya da Rus yurtseveri tasavvur edemem.”[3]
“Böylece
geçmişi kısaca gözden geçirişimden maksat, yıllardır devam eden kin ve
düşmanlık sebeplerini yeniden anıp açıklamak değildir. Tam tersine, bütün bu
olayları inceleme ve eleştirmeden geçirerek, başlangıçta da iddia ettiğim gibi,
iki büyük milletin ittifak ve birleşmesinde hiç bir engel kalmamış olduğunu
hatırlatmak isterim.”[4]
“Cidden
ve gerçekten meşrutiyetçi olan iki millet fertleri için mutlu ve gerçek bir
siyaset varsa bu da ancak Osmanlı ve Rus milletlerinin anlaşmasında
bulunabilir.”[5]
“Doğu
için tek selâmet ve başarı çaresi, Türkiye-Rusya ittifakındadır.”[6]
“Türkiye
ile Rusya’nın devamlı ve samimî ittifakı ve birleşmesi kadar tabii bir şey
yoktur.”[7]
“Dolayısıyla
mademki bizim için Rusya ile gerçekten dost olmak, her iki milletin ve devletin
hayatî menfaatleri gereğidir, buna ciddî olarak çalışmalıdır. Rus diplomasisi
buna muhakkak engel değil, gerçeği seven bir rehber olur.”[8]
Bu yazılanlara herhangi bir yorum
yapmaya gerek bulunmamaktadır. Gerekli cevâbı târîh vermiştir. Ancak 100 yıldan
fazla bir zamâna rağmen, hâlâ benzeri fikirleri ve istekleri taşıyanlara karşı,
yine yorum yapmadan, Rusya’yı ve Rusları en yakından tanıyan insânlardan olan
Zekî Velidî Togan Hoca’nın fikirlerine yer vereceğim.
Aynı konuda Zekî Velidî Togan Hoca,
şunları söylemektedir:
“Rus’un
bütün komşu milletleri parça parça yapıp yutma ve vampir şeklinde büyüme
istidadı, Rusya’nın bütün komşularını korkutuyor. Çünkü Rusya siyaseten, o
olamadığı takdirde, kültür bakımından bütün komşularını yutma yolunu
tutmuştur.”[9]
“Rusya’nın emeli ancak işgaldir.”[10]
Târîh, eşsiz bir yazıcıdır. Hiçbir
şeyi unutmaz. Bu yüzden de, kimin haklı olduğunu târîh ortaya koymuştur.
KUTLU
ALTAY KOCAOVA
8
Kasım 2012
[1]
Hayreddîn Bey, Kırım Harbi, Tercümân 1001 Temel Eser, s.10-11, 1976
[2]
Alıntılardaki imlâ ve dilbilgisi, kitâbı yayına hazırlayan ve günümüz
Türkçesine çeviren Şemsettin Kutlu’ya âiddir.
[3] a.g.e.,
sayfa 19
[4] a.g.e.,
sayfa 69
[5] a.g.e.,
sayfa 69
[6] a.g.e.,
sayfa 70
[7] a.g.e.,
sayfa 70
[8] a.g.e., sayfa
78
[9] Togan,
Zekî Velidî, Hâtıralar, Diyânet Vakfı Yayınları, s.495, 1999
[10] a.g.e.,
s.423
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder