Görsel: Jandarma eri Hâlim ve Abbas'ın asıldığına dâir 16 Ağustos 1903 târihli The New York Times gazetesi haberi
Bilindiği üzere 20. yüzyılı ilk yılları, Osmanlı Devleti’nin
yıkılacağını gösteren sayısız olayla doludur. Bunlardan biri de günümüzde
Makedonya’da yer alan Manastır şehrinde Rus konsolosunun öldürülmesinden dolayı
Hâlim ve Abbas adlı iki jandarma erinin i’dâm edilmesi olayıdır.
1903 yılı, Osmanlı Devleti’nin yıkılacağını öngören Arnavûd
ve Bulgar terör hareketlerinin, büyük ölçüde arttığı bir yıldır. 30 Mart 1903
târihinde Mitroviçe’de Rus konsolosluğu açılmasını protesto eden, sayıları 2000-3500
arasında silâhlı Arnavûd, Mitroviçe şehir merkezine saldırmış ve Osmanlı 18.
Nizâmiye Tümeni ile giriştikleri çatışma sonucunda çok azının sağ kalması
üzerine geri çekilmeye mecbûr kalmışlardır. Ertesi gün ise şehirde dolaşan Rus
konsolos Grigori Şergina, Arnavûd kökenli bir asker tarafından vurulmuş ve on
gün sonra ölmüştür[1].
Günümüzde Kosova’nın kuzeyinde yer alan Mitroviçe
şehrinin çoğunluğunu Müslümân Arnavûdlar oluşturmaktaydı. Ancak şehir üzerinde
Sırp ve Bulgarların amaçlarının bilinmesinden dolayı Arnavûdlar, burada bir Rus
konsolosluğu kurulmasına kesinlikle karşıydı. Bu yüzden de Arnavûd ileri
gelenlerden İsâ Bolatin’in şehirde Rus konsolosa evini kim verecek olursa, o
evi yakacakları tehdîdinde bulunduğundan söz edilir[2]. Bu
arada konsolos da, kendisini Slav dâvâsına adayan bir kahraman olarak
görmektedir. Bu yüzden de sürekli olarak köyleri ve çevreyi gezmekte, güvenlik
tedbîrlerini kabûl etmemektedir. Arkadaşı Andrevski’ye yazdığı mektûbunda ise “Ya Türkler ya Arnavutlar ya da Boşnaklar
bizi ve faaliyetimizi yok edecekler”[3]
demiştir. Bu ise bölgedeki faâliyetlerinin tamâmen Pan-Slav amaçlar
sergilediğini göstermektedir. Bununla birlikte konsolos, kendisine yönelik bir
sûikasd beklediği gibi aynı beklenti, Rusya için de söz konusudur. Zîrâ
konsolos, kendisini uyaran bölgedeki Sırplara, ölümünün onlara özgürlük
getireceğini söylerken, Rusya’nın İstanbul büyükelçisi Zinoviyev, İstanbul’daki
Sırbistan temsilcisine “Zavallı Şerbina… Onun durumu hiç iyi değil... Şerbina
öldürülürse, onu aziz yapmalısınız” demiştir[4].
Konsolosun öldürülmesinden sonra cinâyeti işleyen kişi
yakalanmış ve i’dâm cezâsına çarptırılmıştır. Ancak bunun bölge Arnavûdlarının
Rusya düşmânı olmasına yol açacağını düşünen Çar, bölgedeki Rus çıkarlarının
korunması için Sultân 2. Abdûlhâmid’den kâtilin i’dâm edilmemesini istemiş ve
pâdişâhın affıyla i’dâm cezâsı, hapis cezâsına çevrilmiştir.
Kosova ve Kuzey Makedonya’da bunlar olurken, Güney
Makedonya ve Selânik’te de Bulgar terörizmi artış gösteriyordu. Limanda bir
Fransız gemisinin batırılması, şehir gaz dağıtım deposunun havaya uçurulması ve
bir tiyatro ile birkaç birahânenin bombalanması eylemleri yaşanmıştır. Bunun sonucunda
ise en az 180 kişi ölmüştür[5]. Manastır
şehrinde ise Müslümânlarla (Türkler, Arnavûdlar, Boşnaklar, Pomaklar gibi) ile
Bulgarlar arasında silâhlı çatışmalar çıkmış ve iki taraftan 20 civârında kişi
ölmüştür. Bu arada bölgedeki millîyetçi Arnavûdların, Bulgarlarla işbirliği
yapmaya başlaması üzerine Şemsi Paşa ile kurmay başkanı ve o dönemde binbaşı
olan Fevzi Çakmak, onları iknâ etmeye çalışmıştır. Fevzi Çakmak’ın uyarıları
etkisini göstermiş ve Arnavûdlar, Bulgarlara verdikleri desteği kesmişlerdir[6].
Görüldüğü üzere 1903 yılı Osmanlı Devleti açısından
Makedonya çevresinin yangın yeri olduğu bir dönemdir. Rusya’nın Manastır
konsolosu olarak görev yapan Aleksandır Arkadiyeviç Rostkovski, bu yangından
faydalanmak isteyen Rusya tarafından bölgeye bilinçli olarak gönderilmiş
biridir. Osmanlı ve Türklere karşı nefret duygularıyla dolu olduğu, Osmanlı’yı
bir Rus sömürgesi olarak, halkı ise Rusya’nın köleleri olarak gördüğü
yaptıklarından belli olan bu konsolos da sonradan öldürülmüştür.
Kendisi hakkında Avusturya konsolosunun yazdığı rapora
göre jandarmalara küfredip, elindeki şemsiye ile vurmuş; İngiltere konsolosunun
raporuna göre ise sık sık Türk me’mûrlara hakâret etmiş, farklı târihlerde,
birkaç defâ jandarmalara küfretmiş ve kendisini gören Türk askerlerinin ayağa
kalmamalarına hakâretle karşılık vermiş; bir görgü tanığı da Rus konsolosun
arabasına asılan bir Türk çocuğunu kırbacıyla vahşîce dövdüğünü anlatmıştır[7]. Ayrıca
Manastır’ın Mogil köyüne giden konsolos, kendisini tanımadığı için atını tutan
Türk çavuşu kırbacıyla dövmüştür[8].
Son olarak 8 Ağustos 1903 târihinde Konsolos Rostkovski,
Nüzhetiye Karakolu önündeki askerlerin, kendisini selâmlamadığını görünce
üzerlerine yürümüş, yine hakâretler etmiş ve ardından Hâlim adlı jandarma eri
tarafından öldürülmüştür. Olayın sebebine dâir farklı iddiâlar olsa da,
hepsinin ortak noktası konsolosun saldırganlığıdır. Bölgede bulunan bir Türk
subayı, konsolosun eri kamçıyla dövdüğünü, nâhiye müdürü olarak görev yapan
Hasan Tahsin Bey ise konsolosun tokatladığını anlatmaktadır. Ancak Manastır’daki
İngiliz konsolosu MacGregor, Osmanlı hükûmetine gönderdiği raporda, kendi
yaptırdığı araştırmaya göre konsolosun saldırdığını ve hattâ silâhıyla askere
ateş açtığını, bunun üzerine askerin de onu vurduğunu yazmaktadır. Ayrıca Manastır
Vâlisi ve komutanı ile bölgedeki bir jurnal, pâdişâha çektikleri telgrafta da
konsolosun önce hakâret edip, vurduğunu, sonra da silâhını ateşlediğini
belirtmektedir[9].
New York Times gazetesinin 11.08.1903 târihinde verdiği haberde de, konsolosun
Türk askerine “bir Türk domuzu” diye hakâret ettiği de yer almaktadır[10].
Hâlim, olaydan sonra ise o dönemde Manastır’da yüzbaşı olarak görev yapan Enver
Bey’e silâhını teslîm etmiştir.
13 Ağustos 1903 târihinde ise mahkeme olarak toplanan
Dîvân-ı Harb, “Jandarma Hâlim’in
tehevvürle başladığı fiil-i katli taammüden neticelendirdiğinden Mülkiye Ceza
Kanunname-i Hümayununun 170’inci maddesine tevfikan i’dâmına” karâr
verilmiştir. Hâlim’in yanında olan diğer asker Abbas da, hiçbir ilgisi
olmamasına rağmen, Hâlim’i engellemediği için i’dâm cezâsına çarptırılmıştır. Ayrıca
er Zeynel, 15 yıl; belediye fenercisi Tevfîk ise 5 yıl olmak üzere, Hâlim
lehine tanıklık yapmalarının “yalancı şâhidlik” olarak kabûl edilmesinden
dolayı cezâlandırılmışlardır.[11]
Yargılama boyunca vekîl olarak konsolos olarak görev
yapan Rus Mandelstam, sürekli olarak saldırgan bir tavır almıştır. Hâlim’den
silâhı alan Enver Bey ise mahkemeyi sonuna kadar tâkib etmiş, askeri kurtarmak
için mücâdele etmiştir. Ancak bunu başaramamış ve bunun Osmanlı Devleti’nin “ebediyen namını lekedâr”[12]
ettiğini söylemiştir.
Bununla birlikte olaydan sonra Sultân 2. Abdûlhâmid’e
askerlerin affı için başvurulsa da, kabûl edilmemiş olduğu görülmektedir. Hattâ
hükûmet, infâzın aynı gün yapılmasını emretmiştir[13]. Askerî
birimler, bunu istemese de aynı gün, askerler, konsolosun vurulduğu yerde
asılarak öldürülmüştür. İnfâzın iki gün sonrasında da Rusya donanması, Osmanlı
sularına girmiş ve böylelikle Osmanlı’ya bir gözdağı verilmiştir. Pâdişâh ise
buna Rus donanmasındaki gemi komutanlarına verilen hediyelerle, karşılık
vermiştir[14].
Görünen o ki, bu olay, Rûmeli’nin Osmanlı’nın elinden
çıkmasını hızlandırdığı gibi, Balkan milletlerinin Osmanlı’ya karşı hareketini
de hızlandırmıştır. Ayrıca dünyâ çapında Osmanlı’nın yıkılmak üzere olduğu
algısını da oldukça kuvvetlendirmiştir. Bu arada bu olayın şâhidi olan başta
Enver Paşa olmak üzere, bölgeyi iyi bilen birçok subayın Sultân 2. Abdûlhâmid’e
karşı güçlü bir muhâlefet başlatmasını sağlamıştır.
16.09.2016
KUTLU
ALTAY KOCAOVA
[1]
Saygılı, Hasip, "Sultan II. Abdülhamid’in Meşruiyet Krizi: 1903’te
Mitroviçe’de İlk Rus Konsolosu Grigori Şerbina’nın Öldürülmesi", Hacettepe
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, s.20, ss.176-177, y.2014 Bahar,
Ankara
[2] a.g.e.,
s.170
[3] a.g.e.,
s.174
[4] a.g.e.,
s.174
[5] Saygılı,
Hasip, Karadeniz Araştırmaları - Balkan, Kafkas, Doğu Avrupa Ve Anadolu
İncelemeleri Dergisi, "1903 Makedonyasında Reformlara Tepkiler: Manastır
Rus Konsolosu Aleksandır Rostkovski’nin Katli", s.39, ss.73, y. 2013 Güz,
Ankara
[6] a.g.e.,
s.74
[7] a.g.e.,
s.75
[8] The New
York Times, August 11, 1903 - query.nytimes.com/mem/archive-free/pdf?res=9C03E6D81739E433A25752C1A96E9C946297D6CF
[9] Saygılı,
Hasip, a.g.e., s.78-79
[10] The New
York Times, a.g.e.
[11] Saygılı,
Hasip, a.g.e., s.81
[12] a.g.e.,
s.82
[13] a.g.e.,
s.83
[14] a.g.e.,
s.87
Bu olayi tvdeki tarih programindan dinlemistim.. Siyasetende olsa infazlari ertelenmeliydi mehmetcigin
YanıtlaSilKesinlikle.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu olay hakkında okuduğum en ayrıntılı yazı.
YanıtlaSilKutlarım...
Teşekkür ederim...
SilJandarma eri Halim Sivas Divriğili'dir. Mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilMemleketi hakkında bilgim yok...
SilBu tip cinayet vakalrı çoğu zaman kwndilşğindwn gelişmeyen olaylar. Çünkü neticesinin ağırlığı düşünüldüğünde olayı yapanın iradesine bırakılamayacak kadar adı bir durum gibi durmuyır.
YanıtlaSilCinâyet değil, nefsi müdâfaâ... Ne yapsaydı, Türklüğüne ve askerliğine saldıran birine karşı sessiz mi kalsaydı?
Sil